Haftanın ilk gününden herkese Günaydın! Yoksa siz hala uyanamayanlardan ya da uyanmış ama ayağını sürüye sürüye işe gidenlerden misiniz? "Hafta sonu biraz daha uzun olsaydı, daha tam dinlenemedim, mutsuzum" gibi düşünceler bir bir aklınızdan mı geçiyor? Herkesin haftanın ilk günü ya kullandığı ya da duyduğu "Pazartesi Sendromu"nu yaşıyor olabilir misiniz? Bu yazıda önce tanımını sonrasında nasıl başa çıkabileceğimizi gelin birlikte keşfedelim. Öncelikle, "Pazartesi Sendromu" ortak kabul edilen anlamıyla işe giden insanların haftanın ilk gününde kendilerini bitkin, umutsuz hissetmeleri, sabah kalkarken yorgun uyanmaları, bunu tüm iş gününü yansıtmaları ve yaptıkları işten tatmin olmadıkları ancak mecburen gitmeleri demektir. Hani ayaklarımız geri geri gider ya o hesap. İş hayatında mutluluk üzerine uluslararası yazar ve konuşmacı olan Alexander Kjerulf'a göre pazartesi sendromu sahip olduğumuz işle ilgili bizi uyarması gereken güçlü bir sinyal çünkü işinde mutlu olan ve severek o işi yapan insanlarda pazartesi sendromuna rastlanmıyor. O zaman öncelikle ne yapacağız? Eğer tatil sonrası işe gitmek istemiyorsak bunun da ötesinde kendimizi adeta depresyona girmiş kadar halsiz ve çökük hissediyorsak ve bu hayattan nefret etmemize kadar sebep oluyorsa yaptığımız işi tekrardan gözden geçireceğiz. Ben burada ne yapıyorum? Neden bu mesleği seçtim? Bu iş ortamı beni geliştiriyor mu yoksa dibe mi çekiyor? Bu sorrgulamaları yapmak ve ona göre aksiyon almak lazım. Tabi ki her zaman kariyer değiştirmek pek mümkün değil, öyleyse işimizi sevdiğimiz hale getirmenin yollarını bulmak lazım. Eski bir ata sözünde dendiği gibi "Ya bütün gün karanlığa küfredersin ya da bir mum yakarsın."
Öte yandan, psikoloji literatüründe yapılan araştırmalara göre anlık duygusal durumun iş hayatı üzerinde çok büyük bir etkisi var ve kişi eğer kendisini çökkün, bitkin ve umutsuz hissediyorsa bu onun iş hayatında daha az üretici, daha az yaratıcı olmasına sebep olurken aynı zamanda yavaş öğrenen, fazla kötümser yaklaşan bir insan olmasına neden oluyor. Böyle önemli etkilere sahip pazartesi sendromunun üstesinden gelmek için şu yazıda ünlü Kariyer Koçu Rita Friedman 11 tane öneriden bahsetmiş. Ben bu yazıda bir kaçından bahsedeceğim, ilgilenenler ana kaynaktan diğerlerine de ulaşabilirler.
Friedman'a göre yöntemlerden birisi asıl problemi doğru tespit etmek. Diğer bir deyişle, bizim sabah yorgun uyanıp kendimizi mutsuz hissetmemizin nedeni acaba sadece tatil çıkışı olduğu için mi? Yoksa pazartesi sendromu dediğimiz olay aslında bizim tüm iş günlerimize de sirayet ediyor mu? Eğer haftanın her günü bunu yaşıyorsak bu yaptığımız iş ve meslekle ilgili bir sorunumuz olduğunu gösterir. Yani suç belki de pazartesi gününün değildir!
Friedman'a göre diğer bir yöntem ise cuma gününden pazartesi gününe iyi hazırlanmak. Yani haftanın son günü olan cumada biz sevmediğimiz ya da o an yapmak istemediğimiz işleri pazartesiye erteleyebiliyoruz. Dolayısıyla o anlık acıdan kaçıyor acıyı da iteliyoruz pazartesi gününe. Hal böyle olunca bu tüm hafta sonuna etki edip pazartesi günü de bizde ekstra stres yüküne neden oluyor. Çünkü sizin de bildiğiniz gibi ertelenen her şey büyür. Bu nedenle, yapmamız gerek işleri günü gününe yapmak, hatta gelecek haftaya elimizden geldiğince iş bırakmamak bir çözüm olabilir.
Son olarak benim çok önem verdiğim, etkisine inandığım ve psikoloji literatüründeki beynin işlevleriyle alakaları olan birçok araştırmadaki bulgulara ve Friedman'a göre uykuyu iyi almak ve erken kalkmak da pazartesi sendromunun üstesinden gelebilecek yöntemlerden biri. Yapılan beyin araştırmalarına göre, yeterli uyku zihnin verimli çalışması ve gün içindeki aktivitelerimizi yerine getirebilmek için çok önemli bir yakıt. Pazar akşamından uykumuzu alarak güne uyanmak bu sendromu aşmamız için iyi bir yöntem. Diğer yandan, pazartesi sabahı güne normal kalkış saatimizden 15 ila 30 dk önce kalkıp kendimize zaman ayırıyor olmak da gün için olumlu duygular hissetmemizi ve daha verimli olmamızı sağlıyor. Friedman'a göre bu şekilde erken kalkıp gerek iyi bir kahvaltı yapmak gerek sevdiğimiz bir şeylerle meşgul olmak beyne iş ve uyku arasında geçen bir hayatın robotu olmadığımız sinyalini gönderiyor.
Tüm bu anlatılanların ışığında şunu diyebilirim ki, pazartesi sendromu dediğimiz olay aslında birçok nedeni olabilecek ancak problemi doğru tespit ettiğimizde kolayca üstesinden gelebileceğimiz bir durum. O zaman hadi bu hafta farklı bir hafta olsun ve çözmekten çekindiğimiz sürekli arkaya attığımız asıl sorunları gün yüzüne çıkaralım. Böylece psikolojik iyi oluşumuza da katkımız olmuş olur.
Herkese sendromsuz, işe koşarak gittiği ve hayattan zevk aldığı günler dilerim!
Merhaba ben Psikolog Ayşenur. Bu blog sitesinde engelli birey ve ailelerinden, genel olarak psikoloji biliminden, bunlara ek olarak kendi ilgi alanım olup psikolojik anlamda iyi hissetmeyle ("psychological wellbeing") yakından ilgili olduğunu düşündüğüm sade yaşamdan bahsedeceğim. İletişime geçmek isterseniz bana e-postam üzerinden yazabilirsiniz. Randevu için; https://www.doktortakvimi.com/aysenur-aldirmaz-tasdemir/psikoloji/sakarya Mutlu günler dilerim! İlt: pskaysenuraldirmaz@gmail.com
17 Şubat 2019 Pazar
Pazartesi Sendromu
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder